Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı !

Bugün 30 Ağustos, 1922’de Dumlupınar’da ortaya çıkan ateş tam doksan yedi yıldır Türk insanının yüreğinde yanmakta… Bu yıl 97. Yıldönümü olan bu büyük zaferin mimarları ise çoktan aramızdan ayrıldı. Bir tas üzüm hoşafı ve kuru ekmeği azık edip savaşan, vatan uğruna can verip can alan, sevdiklerini geride bırakan ve dönmeyi dahi düşünmeyen tüm şehit ve gazilerimizi şükranla anıyorum.
Günümüzde 30 Ağustos …
Tabii ki tüm bu coşkunun büyüklüğüne gölge düşürmeye kimsenin gücü yetmez ama ülkemizin içinde bulunduğu durumu da göz önüne aldığımızda aklımdan geçen, yüreğimi ve ruhumu daraltan ve günün anlam ve önemine gölge düşüren konuları da dile getirmemek olmaz!
Türkiye ve Anadolu coğrafyası konumu, yer altı ve yer üstü zenginlikleri ile pek çok gücün ağzını sulandıran, tarih boyunca birçok büyük devlete ev sahipliği yapmış ve yapmaya devam eden gerçekten tabiri caizse cennetten kopma bir ülke… Ortadoğu dediğimiz lanet bataklık ile Avrupa arasında bir köprü vazifesi gören bu topraklar tarih boyunca hep türlü şekillerde karıştırılmış ve huzur bir türlü sağlanamamıştır. Tarih okumayı ve araştırmayı sevenler bilirler ki Osmanlı İmparatorluğu zamanında bile hep bir takım hadiseler oluşmuş ve burası tabiri caizse bir cadı kazanı gibi hep kaynamıştır.
Büyük taarruzun bugün 97. Yıldönümü; ülkemizin üzerinde karabulutlar gezerken, her gün birileri kurlarla vurgun yapıp köşeyi dönerken, ülkenin bekasını sağlaması beklenen kurum ve kişiler aksine hareket ederken, ordumuz bu ülkeyi bölmek isteyen güçlerle sözde ortak operasyonlarla ülkemizi savunmaya çalışırken ve enflasyonun, hayat pahalılığının, vergilerin, haksız rekabetin tavan yaptığı bugün aklıma gelen şu değerli satırları herkese hatırlatmak her vatan evladının bir numaralı vazifesidir ;
“Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti’ni kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”
M.Kemal ATATÜRK